Grup Opal’de Üç Kuruşluk Mahalle Dersleri blackbox tarzı
tiyatro oyununun kulis öncesinde,hayatımın en değerli insanlarından olan, Terzi
Yamağı Barbaros Şansal ile gerçekleştirilen röportajdır.
Yavuz Şahin Başar :
Barbaros Şansal kimdir ?
Barbaros Şansal : Barbaros Şansal yarım asrı devirmiş,Tc vatandaşı,anadili Türkçe olmasına rağmen birkaç dile vahşi kısrak muamelesi yapabilen,radikal,marjinal,yaratıcı,sağduyulu,hoşgörülü,bir insanım ben ama nicelikle değil nitelikle.Nufus kağıdı mavi,çünkü dünya da vatandaşılarına iki ayrı renkte nüfus kağıdı veren tek ülkenin vatandaşı olduğum için mavi.Oysa ben puantiyeli istiyordum.
Yavuz: Üstadınız Yıldırım Mayruk ile yirmi iki yıldır birlikte yaşayıp,üretiyorsunuz.Size getirileri ne oldu ? Götürüleri ne oldu ?
Barbaros Ş: Benim içimde ki serseri,onun aklında,onun içinde ki beyefendi de benim aklımda.Zıt kutuplar birbirlerini çeker.Hobileriniz ile mesleğinizi çakıl taşı olarak kullanıp birbirine çakarsanız ordan çıkan kıvılcımlar en yaratıcı çözümleri üretirler..Tabii Yıldırım Bey çok büyük bir üstad,çok şey öğrendim.O dönemler çok şey öğrendim.İki bin yılında kurumsal kimliğimizi Yıldırım Mayruk Moda Labaratuvar’ı olarak aldık,hissedarı olduğum,ortak giden bir kadın terzihanesi.
Yavuz : Cinsel kimliğini ne zaman fark ettin ?
Barbaros : Sonradan olunmaz,öyle doğulur.
Yavuz : Bugunler de sonradan olan o kadar çok ki..
Barbaros : Kıçını kiraya veren acısına katlanır.Ama bu durumda bok yiyenin kaşığıda belinde olması gerekir.Cinsel kimlik diye bir şey yoktur,tercih de değildir bu bir yönelimdir.Ben daha önce evlilikte geçirdim benim yirmi dört yaşında kızımda var,benim cinsel fonksiyon bozukluğum yok,ama Türkiye Cumhuriyeti’nde özellikle erkeklerin erkek niteliği o kadar eksik ve az ki kendimi o erkekler karşısında o kadar güçlü hissediyorum ki bazen güçsüz hissetmek için erkekleri tercih ediyorum.
Yavuz : Modacı kavramını nasıl buluyorsun ?
Barbaros : Cı lardan ci lerden meslek olmaz.Modacı sosyal olguya verilen bir kavramın adı.İnsanların cinsel,dinsel,fiziksel,kültürel ,ekonomik ve siyasi haberleşme biçimi.Yazılı tarihi,opera ile başlıyor.Gerçi beş bin yıllık tek tanrılı dinlerden beridir baktığın zaman bir hiyerarşik bir dini katman giyim kuralları var kimlik olarak bugun kü.Daha önce etnik,kültürel,mesleki ve coğrafi özellikler de giyim kuşamlar var.İnsanlık tarihinin en köklü kültürlerinden biri tekstil ancak saklanması ve korunması en zor kültürlerden de biri.Tiyatro ile birlikte insanlığa yayılmaya başlıyor kayıtlı tarihinde.Zaten günümüzde elbise bitti,çanta,pabuç,şapka,gözlük her bedene uyan aksesuarlar artık moda.Elbise diken üç beş kişi kaldık.Dike dike devam ediyoruz.
Yavuz : Modacıların geneli neden eşcinsel ?
Barbaros : Normal.Çok normal.Bir kere moda dünyasına baktığınızda bu konuda başarılı olabilmiş kadın sayısı çok küçük bir azınlıktır.Türkiye’de kadınların çoğunlukta olduğunu görüyoruz ama daha önce de ben bir gazeteye söyledim Türkiye’de ki bütün o Moda-cı kadınların hepsi metres.Hepsinin eşleri ikinci eşi,zengin bir adam bulmuşlar evlenmişler,tuzları kuru,donları kuru açmışlar dükkanları ordan burdan araklayıp satıyorlar.Yatırımları yok,istihtamları yok,kdv leri yok ,servisleri yok,kaliteleri yok,güvenceleri yok,ahlakları yok,erdemleri yok onlar Cı-cı Ci-ci ler işte ..Dünya böyle değil,çift cinsiyetli bir zeka ile bu işi yapmak zorundasınız.Hayallerinizde kaybettiğiniz yeri içinizde olmaya,bulmaya ya da sahip olmaya çalıştığınız kimliği çizip,biçip,dikip nakite çevirebilmelisin.Otuz yılı ben sana bir paragrafta verdim işte,öyledir..Yoksa moda-cı falan bunlar palavra.Öğretmen,okuma-yazma bilmek zorundadır,şoför ehliyetli olmak zorundadır,modayla uğraşıcak olan insanın da iğnesi ipliğidir.Bwn kadın terzisiyim,terzi yamağıyım.Ben modayı takip etmem,moda beni takip eder.Çift cinsiyetli olmam gerekir,hiçbir kadın diğer bir kadının önünde soyunup,defosunu ve eksiğini göstermekten hoşlanmaz.Seni bir kadın gibi düşünüp,çünkü sen ona tecavüz etmeyi düşünmezsin,orasına burasını taciz etmeyi düşünmezsin.Bir kadın en rahat senin önünde soyunur,ama iltifatı bir erkekten alır.Buda onları çok mutlu eder.Ruhat Mengi’ye hiç giymeyeceği bir elbiseyi siz arkasından bakınca kadınsınız diyerek satmıştım elbiseyi.O zaman çamaşırcıyla evliydi gazeteci değildi.Hepsinin geçmişi var tabii.Hepsinin geçmişine ben dikiyorum.Geleceklerini de dikicem.Gel bunlara beraber dikelim.Diktirtmeyelim de arada.Bak dörde ayrılır dikiş;dikenler,diktirenler,diktirtenler,dikdiktirenler.Meslek diliyle konuşuyorum müstehcenliğe çıkmıyım.
Yavuz: Ben sana sanatsal fikirlerini ve eylemlerini bildiğim için bu yönde sorular sormak istiyorum magazinsel değil ….(araya Barbaros girer )
Barbaros : Üçünsü sınıf hamur kağıda matbaa mürekkebi hayatlar işte o .Magazin güzel bir şey dükkan demek ,çeşitlilik demek.Çok katlı mağazalara da magazin denir.Herşeyin satıldığı ve bulunduğu çeşitlilik ortamıdır ama ülkemizde öyle değildir,Türkiye’de ne kadar silikonlu,botokslu,açıkta bir şey görmüş hayret ifadesi olan,amuda kalkmış kaşlı,bakkal brandası dişli kaltak karılar onlar magazin.Türk erkekleri diğer erkeklerin becerdiği kadınları beğenirler.Evlerinde ki ahlaklı kadınları,kız kardeşleri namusludur ,başkasının kız kardeşi onun olabilir.Bu bizim coğrafyamızın kamburlarından birtanesi.Ahlak sadece bize işler,diğerlerinin ahlakı bizi hiç ilgilendirmez.O yüzden Aziz Nesin’in namus gazı adlı hikayesini hatırlarım. onların vicdanı gazoz kapağına takılı kalır patlar sererler ortaya,sonra unlu mamüller olarak devam ederler hayatlarına.
Barbaros Şansal : Barbaros Şansal yarım asrı devirmiş,Tc vatandaşı,anadili Türkçe olmasına rağmen birkaç dile vahşi kısrak muamelesi yapabilen,radikal,marjinal,yaratıcı,sağduyulu,hoşgörülü,bir insanım ben ama nicelikle değil nitelikle.Nufus kağıdı mavi,çünkü dünya da vatandaşılarına iki ayrı renkte nüfus kağıdı veren tek ülkenin vatandaşı olduğum için mavi.Oysa ben puantiyeli istiyordum.
Yavuz: Üstadınız Yıldırım Mayruk ile yirmi iki yıldır birlikte yaşayıp,üretiyorsunuz.Size getirileri ne oldu ? Götürüleri ne oldu ?
Barbaros Ş: Benim içimde ki serseri,onun aklında,onun içinde ki beyefendi de benim aklımda.Zıt kutuplar birbirlerini çeker.Hobileriniz ile mesleğinizi çakıl taşı olarak kullanıp birbirine çakarsanız ordan çıkan kıvılcımlar en yaratıcı çözümleri üretirler..Tabii Yıldırım Bey çok büyük bir üstad,çok şey öğrendim.O dönemler çok şey öğrendim.İki bin yılında kurumsal kimliğimizi Yıldırım Mayruk Moda Labaratuvar’ı olarak aldık,hissedarı olduğum,ortak giden bir kadın terzihanesi.
Yavuz : Cinsel kimliğini ne zaman fark ettin ?
Barbaros : Sonradan olunmaz,öyle doğulur.
Yavuz : Bugunler de sonradan olan o kadar çok ki..
Barbaros : Kıçını kiraya veren acısına katlanır.Ama bu durumda bok yiyenin kaşığıda belinde olması gerekir.Cinsel kimlik diye bir şey yoktur,tercih de değildir bu bir yönelimdir.Ben daha önce evlilikte geçirdim benim yirmi dört yaşında kızımda var,benim cinsel fonksiyon bozukluğum yok,ama Türkiye Cumhuriyeti’nde özellikle erkeklerin erkek niteliği o kadar eksik ve az ki kendimi o erkekler karşısında o kadar güçlü hissediyorum ki bazen güçsüz hissetmek için erkekleri tercih ediyorum.
Yavuz : Modacı kavramını nasıl buluyorsun ?
Barbaros : Cı lardan ci lerden meslek olmaz.Modacı sosyal olguya verilen bir kavramın adı.İnsanların cinsel,dinsel,fiziksel,kültürel ,ekonomik ve siyasi haberleşme biçimi.Yazılı tarihi,opera ile başlıyor.Gerçi beş bin yıllık tek tanrılı dinlerden beridir baktığın zaman bir hiyerarşik bir dini katman giyim kuralları var kimlik olarak bugun kü.Daha önce etnik,kültürel,mesleki ve coğrafi özellikler de giyim kuşamlar var.İnsanlık tarihinin en köklü kültürlerinden biri tekstil ancak saklanması ve korunması en zor kültürlerden de biri.Tiyatro ile birlikte insanlığa yayılmaya başlıyor kayıtlı tarihinde.Zaten günümüzde elbise bitti,çanta,pabuç,şapka,gözlük her bedene uyan aksesuarlar artık moda.Elbise diken üç beş kişi kaldık.Dike dike devam ediyoruz.
Yavuz : Modacıların geneli neden eşcinsel ?
Barbaros : Normal.Çok normal.Bir kere moda dünyasına baktığınızda bu konuda başarılı olabilmiş kadın sayısı çok küçük bir azınlıktır.Türkiye’de kadınların çoğunlukta olduğunu görüyoruz ama daha önce de ben bir gazeteye söyledim Türkiye’de ki bütün o Moda-cı kadınların hepsi metres.Hepsinin eşleri ikinci eşi,zengin bir adam bulmuşlar evlenmişler,tuzları kuru,donları kuru açmışlar dükkanları ordan burdan araklayıp satıyorlar.Yatırımları yok,istihtamları yok,kdv leri yok ,servisleri yok,kaliteleri yok,güvenceleri yok,ahlakları yok,erdemleri yok onlar Cı-cı Ci-ci ler işte ..Dünya böyle değil,çift cinsiyetli bir zeka ile bu işi yapmak zorundasınız.Hayallerinizde kaybettiğiniz yeri içinizde olmaya,bulmaya ya da sahip olmaya çalıştığınız kimliği çizip,biçip,dikip nakite çevirebilmelisin.Otuz yılı ben sana bir paragrafta verdim işte,öyledir..Yoksa moda-cı falan bunlar palavra.Öğretmen,okuma-yazma bilmek zorundadır,şoför ehliyetli olmak zorundadır,modayla uğraşıcak olan insanın da iğnesi ipliğidir.Bwn kadın terzisiyim,terzi yamağıyım.Ben modayı takip etmem,moda beni takip eder.Çift cinsiyetli olmam gerekir,hiçbir kadın diğer bir kadının önünde soyunup,defosunu ve eksiğini göstermekten hoşlanmaz.Seni bir kadın gibi düşünüp,çünkü sen ona tecavüz etmeyi düşünmezsin,orasına burasını taciz etmeyi düşünmezsin.Bir kadın en rahat senin önünde soyunur,ama iltifatı bir erkekten alır.Buda onları çok mutlu eder.Ruhat Mengi’ye hiç giymeyeceği bir elbiseyi siz arkasından bakınca kadınsınız diyerek satmıştım elbiseyi.O zaman çamaşırcıyla evliydi gazeteci değildi.Hepsinin geçmişi var tabii.Hepsinin geçmişine ben dikiyorum.Geleceklerini de dikicem.Gel bunlara beraber dikelim.Diktirtmeyelim de arada.Bak dörde ayrılır dikiş;dikenler,diktirenler,diktirtenler,dikdiktirenler.Meslek diliyle konuşuyorum müstehcenliğe çıkmıyım.
Yavuz: Ben sana sanatsal fikirlerini ve eylemlerini bildiğim için bu yönde sorular sormak istiyorum magazinsel değil ….(araya Barbaros girer )
Barbaros : Üçünsü sınıf hamur kağıda matbaa mürekkebi hayatlar işte o .Magazin güzel bir şey dükkan demek ,çeşitlilik demek.Çok katlı mağazalara da magazin denir.Herşeyin satıldığı ve bulunduğu çeşitlilik ortamıdır ama ülkemizde öyle değildir,Türkiye’de ne kadar silikonlu,botokslu,açıkta bir şey görmüş hayret ifadesi olan,amuda kalkmış kaşlı,bakkal brandası dişli kaltak karılar onlar magazin.Türk erkekleri diğer erkeklerin becerdiği kadınları beğenirler.Evlerinde ki ahlaklı kadınları,kız kardeşleri namusludur ,başkasının kız kardeşi onun olabilir.Bu bizim coğrafyamızın kamburlarından birtanesi.Ahlak sadece bize işler,diğerlerinin ahlakı bizi hiç ilgilendirmez.O yüzden Aziz Nesin’in namus gazı adlı hikayesini hatırlarım. onların vicdanı gazoz kapağına takılı kalır patlar sererler ortaya,sonra unlu mamüller olarak devam ederler hayatlarına.
Yavuz : Günümüzde sanatın algısında ve
bekleyişte geçmişe duyulan bir özlem var sence nedeni nedir?
Barbaros : Evet var.Gençler Zeki Müren dinliyor.Nedeni var,ben mesela burda
sana şöyle bir örnek vericem modernizmin ve postmodernizmin gelmesi ile
başlayan bir erozyon var.Pablo Picasso bir hırsız biliyorsun,bütün büyük
ressamların eserleri kompozisyon yaparak kübizme uyarlayıp röprodiksiyonlar
yaptı.Türkiye’ye sergisi geldiğinde Picasso sergisi dediler hiçbiri imzalı
değildi.Picasso eserlerinin parasını almadan imzalamazdı ve bir tüccardı
Picasso bir sanatçı değildi.Malum dinin mensubu olduğu için bu kadar öne
çıkarılıyor.Dünyanın yirmibir kentinde o sergi açıldı ancak tek orijinal sergi
Barcelona’daydı.Onlar distribütör olarak açıldı.Türkiye’de ki sanatçılarımızın
da çoğu bir sanatçının distribütörü.Yazarlarımızın çoğu bir yazarımızın
distribütörü,siyasetçilerimizin çoğu başka bir devlet adamının distribütörü
vsvs..kendin olmak meselesindedir sanat.Sanat toplum için değildir.Bu kavrama
her zaman karşı çıkmışımdır.Sanat,sanat içindir.Sanat yaratıcılıktır,asla
demokratik değildir.Talim ve terbiye gerektirir,kural gerektirir.Sanatın dönümü
70’lere denk gelir,dediğin özlemin başlangıcı,çünkü Andy Warhol bir laf
eder;’’Bir gün herkes 15 dk.lığına meşhur olucak ‘’ der ,pop art,ama ben bugun
düzelttim o lafı,diyorum ki ‘’bir gün herkes 1 dakikalığına rezil olur ve
biter’’..önemli olan o bir dakikadır.sanat o andır.Şimdi ki zamandır sanat.Ne
geçmiştir,ne gelecektir.Eğer şimdi ki zaman ki tekniği,duyguyu,malzemeyi
ileride anlaşılabilecek vaziyette kaydetmeyi başarırsan geçmişte ki sanatı
yarına taşımayı başarabilirsin.O yüzden sabun köpüğü gibi geçen şarkıcı türkücü
dolu.Ama bugun bir A.Sami Yetik sanattır.Hoca Ali Rıza sanattır.Elif Naci
sanattır.Nurullah Berk sanattır.Bedri kimliktir,kimlikten sanat olmaz,kimlikten
şahıs olur.Şahıslar geçicidir,kurumlar ve eserler kalıcıdır.Bedrinin 7 yaşında
yaptığı resim bende vardır,7 yaşından bu yaşına çok daha iyi işler yapmış
olmalıydı,masturbasyon mendili sergilere koymamalıydı.Hülya Avşarın kocamın tuttuğu
takımın renkleri değil bu tablonun renkleri demesi gibi.hani sözüm ona onlar
sanatçı ,bizler zanaatkarız.Zanaatın olmadığı hiç bir yerde sanat olmaz.Atolye
geleneğinin,usta çırak ilişkisinin olmadığı hiçbir yerde gelişme olmaz.Dolayısı
ile sanat sanat içindir,toplum için değildir.
Yavuz : Moda her yıl neden daha uç noktalara gidiyor ?
Barbaros : Bakma o serserilere,moda geçmişinden kopamaz.Böyle bir şey mümkün değil,ancak moda geçmişe de özlem duymaz.Geçmişe asla dönemezsin.Mesela bir has kadife nerden bulucaksın.İpek böceğimi var artık,moda bir motiftir.Kendini yeniler.Kendini şekillendiren tek canlı insanoğludur.Mimarisinden,tiyatrosuna,resimine ,heykeline bilimine,ancak engellisini de yaşatan tek canlı insanoğludur.Doğa da hiçbir canlı engellisinin yaşamasına izin vermez.Şimdiler de genç arkadaşlar moda adına bir sürü absürt lükler yapıyorlar.Üç kollu gömlekler sekiz kollu pantalonlar abrakadabra şapkadan tavşan çıkarsa.Olmuyo tabi,fonksiyonlar var,basamak yüksekliği var,renkler var ,tavan yükseklikleri var,ışıklar var,mekanlar var,ışığın olmadığı yerde hiçbirşeyden bahsedilmez zaten.Işığın temeli sanat zaten.Feyz alınır.Ressamlar da doğadan feyz almıştır,onu taklit etmeye çalışmıştır.Yoksa dine baş kaldırış değildir Rönesans dine hizmet etmiştir.
Yavuz : Bir söyleminde ‘’Terzi örtmemeli,soymamalı ve giydirmemelidir ‘’. Demişsin.Ancak şimdi ki tasarımlar mankenleri soymaya yönelik ?
Barbaros : İşte elbise bitti karı satıyor o pezevenkler.Satıcak elbisesi olan,yapmaz bunu.Bunlar önplana vücudu çıkarıyorlar.Cinsel ve dinler devrimi eksik toplumlarda aseksüel,apolitik,asosyal kimlikler fazlalaşırlar.Popülerite adına yapılan işler.Elbise elbisedir,pantolon pantalondur,hepsinin adı ve normu vardır.
Yavuz : Modanın sanatsal açılımı nedir ?
Barbaros : Moda opera ile başlamıştır.Daha eskiden moda diye bir şey yoktu,üst düzeyin,monarşinin kendisi halkları sömürdüğü için,bir hiyerarşi şeklinde giyinirlerdi mesela,bir düşesin giydiği renkler mahduttu.Kraliçenin renklerini giyemezdi,kraliçenin dantelini kullanamazdı,içinde sarı giyilemezdi imparator dışında,ancak operanın gelişi ile (edebiyatla başlıyor temeli) o halk kahramanları ,robin hood lar ,saraydan kız kaçırmalar operanın halka inmesi ile halkın halk kahramanları gibi giyinmek istemesi ile moda başladı.Operada kostüm başladı.İnsanlar artık giyinmiyor insanlar artık kostüm seçiyor geçmişte ki gibi.Bir insanın stili yok artık.Bakıyorsun bugun Hülya Avşar kılığında öteki gün Seda Sayan kılığında,hep birilerine özeniyor kendi olmak istemiyor.Moda kendin olmaktır.İkonlaşmak öyle olur..
Sanatsal düşündüğünde sanatçı kendine ayna tutar.Aynalar tersten gösterir bu yuzden topluma değil kendine tutmalıdır.Araba kullanırken dikiz aynandan baktığında ne yazıyor ambulans,karşıdan karşıya geçerken ne yazdığını okudun mu tersten yazar.Aynalar tersten gösterir,yeryüzünde aksını seyreden tek canlı insanoğludur.hiçbir canlı aksını seyretmez.Bir inek bile yalağa dilini su içmek için değdirdiğinde su titrer sadece su içme hissini yaşar,kendini seyrederek içmez suyu,narsizmi yoktur canlılığın.Ama insan aynaya bakar,sevişir hep bunları prova eder aynada.Dolayısı ile aynanın olduğu yerdedir sanat,.Sanatçı aynayı nasıl kullanmalı;kendini aynada görmeli,aksını,tersini görmeli,ideallerini,savunduklarını ve karşıtlıklarını…Ama o aynanın arkasını görmek istediğinde o arkadaki sır ı kaldırmalı,o transparan camı bırakmalı,sadece görselini beğenmeli,yorumu tadı lezzeti onlara bırakmalı..
Yavuz : Moda her yıl neden daha uç noktalara gidiyor ?
Barbaros : Bakma o serserilere,moda geçmişinden kopamaz.Böyle bir şey mümkün değil,ancak moda geçmişe de özlem duymaz.Geçmişe asla dönemezsin.Mesela bir has kadife nerden bulucaksın.İpek böceğimi var artık,moda bir motiftir.Kendini yeniler.Kendini şekillendiren tek canlı insanoğludur.Mimarisinden,tiyatrosuna,resimine ,heykeline bilimine,ancak engellisini de yaşatan tek canlı insanoğludur.Doğa da hiçbir canlı engellisinin yaşamasına izin vermez.Şimdiler de genç arkadaşlar moda adına bir sürü absürt lükler yapıyorlar.Üç kollu gömlekler sekiz kollu pantalonlar abrakadabra şapkadan tavşan çıkarsa.Olmuyo tabi,fonksiyonlar var,basamak yüksekliği var,renkler var ,tavan yükseklikleri var,ışıklar var,mekanlar var,ışığın olmadığı yerde hiçbirşeyden bahsedilmez zaten.Işığın temeli sanat zaten.Feyz alınır.Ressamlar da doğadan feyz almıştır,onu taklit etmeye çalışmıştır.Yoksa dine baş kaldırış değildir Rönesans dine hizmet etmiştir.
Yavuz : Bir söyleminde ‘’Terzi örtmemeli,soymamalı ve giydirmemelidir ‘’. Demişsin.Ancak şimdi ki tasarımlar mankenleri soymaya yönelik ?
Barbaros : İşte elbise bitti karı satıyor o pezevenkler.Satıcak elbisesi olan,yapmaz bunu.Bunlar önplana vücudu çıkarıyorlar.Cinsel ve dinler devrimi eksik toplumlarda aseksüel,apolitik,asosyal kimlikler fazlalaşırlar.Popülerite adına yapılan işler.Elbise elbisedir,pantolon pantalondur,hepsinin adı ve normu vardır.
Yavuz : Modanın sanatsal açılımı nedir ?
Barbaros : Moda opera ile başlamıştır.Daha eskiden moda diye bir şey yoktu,üst düzeyin,monarşinin kendisi halkları sömürdüğü için,bir hiyerarşi şeklinde giyinirlerdi mesela,bir düşesin giydiği renkler mahduttu.Kraliçenin renklerini giyemezdi,kraliçenin dantelini kullanamazdı,içinde sarı giyilemezdi imparator dışında,ancak operanın gelişi ile (edebiyatla başlıyor temeli) o halk kahramanları ,robin hood lar ,saraydan kız kaçırmalar operanın halka inmesi ile halkın halk kahramanları gibi giyinmek istemesi ile moda başladı.Operada kostüm başladı.İnsanlar artık giyinmiyor insanlar artık kostüm seçiyor geçmişte ki gibi.Bir insanın stili yok artık.Bakıyorsun bugun Hülya Avşar kılığında öteki gün Seda Sayan kılığında,hep birilerine özeniyor kendi olmak istemiyor.Moda kendin olmaktır.İkonlaşmak öyle olur..
Sanatsal düşündüğünde sanatçı kendine ayna tutar.Aynalar tersten gösterir bu yuzden topluma değil kendine tutmalıdır.Araba kullanırken dikiz aynandan baktığında ne yazıyor ambulans,karşıdan karşıya geçerken ne yazdığını okudun mu tersten yazar.Aynalar tersten gösterir,yeryüzünde aksını seyreden tek canlı insanoğludur.hiçbir canlı aksını seyretmez.Bir inek bile yalağa dilini su içmek için değdirdiğinde su titrer sadece su içme hissini yaşar,kendini seyrederek içmez suyu,narsizmi yoktur canlılığın.Ama insan aynaya bakar,sevişir hep bunları prova eder aynada.Dolayısı ile aynanın olduğu yerdedir sanat,.Sanatçı aynayı nasıl kullanmalı;kendini aynada görmeli,aksını,tersini görmeli,ideallerini,savunduklarını ve karşıtlıklarını…Ama o aynanın arkasını görmek istediğinde o arkadaki sır ı kaldırmalı,o transparan camı bırakmalı,sadece görselini beğenmeli,yorumu tadı lezzeti onlara bırakmalı..
Yavuz : Magazin programlarına çıktığında
…. (Barbaros Araya girer )
Barbaros : Eskidendi.Artık bir çok yayın grubunda haberlerimin yapılması
yasak.Tiyatronun haberini yaptı bir gazete tam sayfa benim resmimi kesip
yayınladı.Ben oyunda yokmuşum gibi yayınladı.sanata sansür uygulayan bir
zihniyet..
Yavuz : Bu arada yeni duydum sigara tiyatro oyuncularına oyun içinde bile yasaklanmış ?
Barbaros : Evet,sahne de oyunda kullanamıyorsunuz yasak.Kutsal bakireleri binlerce dolara juri üyesi yaparlarsa bu da yasak olur.Bülent Ersoy’un hanımefendi muamelesi gördüğü bir ülkede sigara yasagını konuşmak abesleşti.Çok sinirleniyorum.Çağ dışı yobaz düşünceler..Atatürk’ün bir lafı vardır; ‘’Benim için 80 yaşında idealleri olan biri;genç,yirmi yaşında bir yobaz;ihtiyardır ‘’.. der ..Sadece çakralarınızı açmakla olmuyor aklınınızı açmakla oluyor.
Biz bu tiyatro oyununda transeksüel arkadaşlarlada oynuyoruz Fatih Saadet Partisi Başkanı geldi seyretti,MHP Beykoz ilçe başkanı geldi seyretti tebrik etti beni,en karşı olan adamlar geldi.Bir tanıyın karşınızda ki insanı .Bir eşcinsel millet vekili ben kıçımla değil başımla yönetiyorum bu ülkeyi dedi,ama bir meclis başkanı porno fuarında gezdiği söyleniyor bu ülkede.Kim neyiyle yönetiyor biz biliyoruz .O yüzden sigarayı yasaklasalar ne olur,yasaklamasalar ne olur..Dün başbakan sigara ödülünü alırken aynı oteldeydik,ben ona bakarak içiyodum sigaramı balkonda.
Yavuz : Halk ın modaya bakışı biz bunları giymeyiz giyemeyiz neden yapılıyor bu defileler ! diyorlar ?
Barbaros : Bize gelen herkes 30 yıldır dikdiklerimizin giyilebilir olduğunu harika olduğunu söylüyorlar.Ama giyilebilir şeyler diye gösterilen bu ülkede insanlara başörtüsü ve pardesü.Victoria nın gizemi ile ilgileniyor Türkiye o donun içinde ne var diye.Ben soruyorum bunu bu şekilde prim yapanlara acaba aradıkları organların,kökünü ya da dibini bulan olmuş mu ? Biz bu ülkede anneane torun elbise dikiyoruz,hangi kadın torunuyla annesiyle aynı yerden giyinebilir bu ülkede .Üç nesil bize geliyorsa biz insanlarımıza hizmet ediyoruz.Ancak biz metres,türkücü,artist bunları almayız.Bunlarla çalışmayız.Atolyelerimize sokmayız.Düz ayak yaşanmalıdır hayat.Doğu saraylarında padişah,vezir,köle aynı zemindedir,basamak yoktur.Batı saraylarında evet sutunlu bir ihtişama çıkarsınız,ama terkederken o merdivenleri inerek terkedersiniz.Yatak odamda demokrasi yoktur mesela.Söylemeden yapılır.Karanlıkta ve susarak sevişmem.Sekste yaratıcılık yoksa hayatta yaratıcılık yoktur.Karşında kinin kim olduğunu ne olduğunu görmeden bir başkasını hayal ederek mi seks yapıcaksın .ozaman şişme bebek alsınlar, 30 derecede yıkanıyor çamaşır makinasında..ama ülkede şişme bebeğini becerdi diye arkadaşını vuranları gördük,antalyada cansız mankene tecavüzü,damacanayı gördük ya..
Yavuz : Bu arada yeni duydum sigara tiyatro oyuncularına oyun içinde bile yasaklanmış ?
Barbaros : Evet,sahne de oyunda kullanamıyorsunuz yasak.Kutsal bakireleri binlerce dolara juri üyesi yaparlarsa bu da yasak olur.Bülent Ersoy’un hanımefendi muamelesi gördüğü bir ülkede sigara yasagını konuşmak abesleşti.Çok sinirleniyorum.Çağ dışı yobaz düşünceler..Atatürk’ün bir lafı vardır; ‘’Benim için 80 yaşında idealleri olan biri;genç,yirmi yaşında bir yobaz;ihtiyardır ‘’.. der ..Sadece çakralarınızı açmakla olmuyor aklınınızı açmakla oluyor.
Biz bu tiyatro oyununda transeksüel arkadaşlarlada oynuyoruz Fatih Saadet Partisi Başkanı geldi seyretti,MHP Beykoz ilçe başkanı geldi seyretti tebrik etti beni,en karşı olan adamlar geldi.Bir tanıyın karşınızda ki insanı .Bir eşcinsel millet vekili ben kıçımla değil başımla yönetiyorum bu ülkeyi dedi,ama bir meclis başkanı porno fuarında gezdiği söyleniyor bu ülkede.Kim neyiyle yönetiyor biz biliyoruz .O yüzden sigarayı yasaklasalar ne olur,yasaklamasalar ne olur..Dün başbakan sigara ödülünü alırken aynı oteldeydik,ben ona bakarak içiyodum sigaramı balkonda.
Yavuz : Halk ın modaya bakışı biz bunları giymeyiz giyemeyiz neden yapılıyor bu defileler ! diyorlar ?
Barbaros : Bize gelen herkes 30 yıldır dikdiklerimizin giyilebilir olduğunu harika olduğunu söylüyorlar.Ama giyilebilir şeyler diye gösterilen bu ülkede insanlara başörtüsü ve pardesü.Victoria nın gizemi ile ilgileniyor Türkiye o donun içinde ne var diye.Ben soruyorum bunu bu şekilde prim yapanlara acaba aradıkları organların,kökünü ya da dibini bulan olmuş mu ? Biz bu ülkede anneane torun elbise dikiyoruz,hangi kadın torunuyla annesiyle aynı yerden giyinebilir bu ülkede .Üç nesil bize geliyorsa biz insanlarımıza hizmet ediyoruz.Ancak biz metres,türkücü,artist bunları almayız.Bunlarla çalışmayız.Atolyelerimize sokmayız.Düz ayak yaşanmalıdır hayat.Doğu saraylarında padişah,vezir,köle aynı zemindedir,basamak yoktur.Batı saraylarında evet sutunlu bir ihtişama çıkarsınız,ama terkederken o merdivenleri inerek terkedersiniz.Yatak odamda demokrasi yoktur mesela.Söylemeden yapılır.Karanlıkta ve susarak sevişmem.Sekste yaratıcılık yoksa hayatta yaratıcılık yoktur.Karşında kinin kim olduğunu ne olduğunu görmeden bir başkasını hayal ederek mi seks yapıcaksın .ozaman şişme bebek alsınlar, 30 derecede yıkanıyor çamaşır makinasında..ama ülkede şişme bebeğini becerdi diye arkadaşını vuranları gördük,antalyada cansız mankene tecavüzü,damacanayı gördük ya..
Yavuz : Basının payı büyük bunda ..
Barbaros : Basın vatanhainidir bu ülkede,suçludur.Türkiye’de ki basın
satılıktır.Her köşe yazarının sabıka kaydına bakarsan anlarsın ne
olduklarını.Soyguncular,kadın satanlar,ihale peşinde koşanlar,milyon dolarla
çanta ile yakananlar ama bunların hepsi sözüm ona beyefendidir.Medya
patronlarına bakın kimi yedek parçacıdır,kimi inşaatçıdır..Gazeteci kökenlileri
bitirdiler,Simaviler gibi Karacanlar gibi..
Yavuz : Bir Tv Kanalında muhteşem bir program yapıyordun ?
Barbaros : Toplu İğne.Habertürkte.Rtükten uyarılara dayanmadı bitti program.İddaa ları ise şuydu,Barbaros Şansal Türkçenin esnek yapısından faydalanarak eşcinselliğe ilişkin espriler yaptığı ve bu espriler aracılığı ile eşcinselliği meşru bir olaymış gibi yansıtmaya çalıştığı kanaatinden dolayı tekrarı halinde başka hiçbir program yapamaz,sunamaz vs vs… hukuki olarak bana resmi bir tebligat yollandı..şimdi 1 : Toplu iğnede jandarma ile eroin işbirliği yapılan bölümler vardı,terörü anlatan bölümler vardı,siyaset in soysuzlugunu anlatan bölümler vardı ama o kısımları ile ilgilenmediler.Ne ile ilgilendiler benim cinsel kimliğim ile ilgilendiler,iftira attılar.Azimle performasyon,mermerde deformasyon.Çengelli iğneyi yaptım Zahit akman bey kaldırın o yayını programdan diye telefon açtı kanala.
Birtane daha yapıyorum şimdi,hem de bir engelli kanalında.Elimde tahta nalımla dizimde radyallar altılı ganyan bayiilerinin önünde sürünerek çekmeye başlıcam istiklal caddesinde.Bakalım kumarı kim oynatıyor,cumhurbaşkanı mı oynatıyor bu ülkede.Madem bu kadar müslümanlar,bu kadar imanlılar,bunca çeşit çeşit (iddaa,loto,toto)kumar oynanıyor devlet kumar oynatıyor ve bu kumar müesseselerininde yabancılara satışını onaylatıyor.Biliyormusun bir transeksüelin çantasında eğer kullanılmamış bir prezervatif bulunursa fuhuşa teşvikten para cezasına çarptırılıyor.’’Kullanılmamış’’.Hem korunun diyorlar hemde hale bakın.Yasaktır prezervatif dağıtamazsınız karakolluk olursunuz.3 çocuk yapın diyorlar birde..O yüzden mi tüp bebek merkezlerini kurdular hepsi kaçak çalışıyor Türkiyede.%14’ü otistik ya da gerizekalı doğuyor,%46’sı genetik hastalık taşıyarak doğuyor,gelen donorlerin çoğu hapishanelerden geliyor,suça meyilli bir jenerasyon yaratılıyor ,neslimiz imha ediliyor.Köle mi yetişriticez insan mı yetiştiricez biz bu ülkeye ! Beş tane sömürgeci aile,yirmi beş tane çöpçü balık aile var bu ülkede ,otuz aile bu ülkenin kanını emiyor ve buna uyuyor butun ülke.Bir ben konuşuyorum zaten Ğ (yumuşak ge ) tipi ceza evi açılırsa benide alırlar içeriye.
Yavuz : 54 yaşında olmana rağmen muhteşem bir enerjin var.
Barbaros : Önden vermedim bakireyim,isteyenin emrine amadeyim.
Yavuz : nokta.
Yavuz: Klasik sorumdur.Türkiye sanatın neresinde ?
Barbaros : Ben öyle bir şey göremiyorum.Sadece batı toplumlarını değil dünyanın her ülkesine gidiyorum.Medeni toplumlarda sanat zaten bir dışavurum olarak vardır ve yaşar,ama siyonizme ve emperyalizme köle yapılan toplumlarda ki din sanatı hep yasaklamaya çalışmıştır,yaratıcılığı,çeşitliliği,farklılığı,bereketi kesmek için sanat engellenir.Bak devlet tiyatrolarının,devlet opera balesinin kostüm arşivlerini büyükşehir belediyesi heba etti ve katı atık merkezlerinde yaktı .Siz geçmişinizi imha ederseniz ,geçmiş ve asalet satın almak için yaşarsınız.Bunlar iman ve namus fakiri.Zaten kitabın birini önden arkaya okutuyorlar,birine arkadan öne,öbürünü rulo halinde soktular bile.1948’de hemde.Adreside Filistin’de.
Yavuz: (sohbetin bir bölümünde hurma ile tasvir ederim birşeyi ve Barbaros ….)
Barbaros : Hurma diyince aklıma çekirdek gelir,çekirdek deyince maymunla şeftalinin hikayesi..Maymun Bursa’ya gelir ağaca fırlar,bütün şeftalileri arsızca koparıp koparıp yemeye başlar,yer yer yer yer…tıkanır..çekirdekler tıkar.ameliyatla alırlar çekirdekleri falan,iyileşir..seneye tekrar gelir yine fırlar ağaca ,bir bakıyorlar : şeftaliyi yiyor,çekirdeği kıçına sokuyor,yiyor şeftaliyi çekirdeği kıçına sokuyor,niye diyorlar şeftaliyi yiyip çekirdeği kıçına sokuyorsun yaaa çıkmasın sonra di mi diyor…nasılsa çıkıcak girdiğine göre diye düşünüyor.
Yavuz : Bir Tv Kanalında muhteşem bir program yapıyordun ?
Barbaros : Toplu İğne.Habertürkte.Rtükten uyarılara dayanmadı bitti program.İddaa ları ise şuydu,Barbaros Şansal Türkçenin esnek yapısından faydalanarak eşcinselliğe ilişkin espriler yaptığı ve bu espriler aracılığı ile eşcinselliği meşru bir olaymış gibi yansıtmaya çalıştığı kanaatinden dolayı tekrarı halinde başka hiçbir program yapamaz,sunamaz vs vs… hukuki olarak bana resmi bir tebligat yollandı..şimdi 1 : Toplu iğnede jandarma ile eroin işbirliği yapılan bölümler vardı,terörü anlatan bölümler vardı,siyaset in soysuzlugunu anlatan bölümler vardı ama o kısımları ile ilgilenmediler.Ne ile ilgilendiler benim cinsel kimliğim ile ilgilendiler,iftira attılar.Azimle performasyon,mermerde deformasyon.Çengelli iğneyi yaptım Zahit akman bey kaldırın o yayını programdan diye telefon açtı kanala.
Birtane daha yapıyorum şimdi,hem de bir engelli kanalında.Elimde tahta nalımla dizimde radyallar altılı ganyan bayiilerinin önünde sürünerek çekmeye başlıcam istiklal caddesinde.Bakalım kumarı kim oynatıyor,cumhurbaşkanı mı oynatıyor bu ülkede.Madem bu kadar müslümanlar,bu kadar imanlılar,bunca çeşit çeşit (iddaa,loto,toto)kumar oynanıyor devlet kumar oynatıyor ve bu kumar müesseselerininde yabancılara satışını onaylatıyor.Biliyormusun bir transeksüelin çantasında eğer kullanılmamış bir prezervatif bulunursa fuhuşa teşvikten para cezasına çarptırılıyor.’’Kullanılmamış’’.Hem korunun diyorlar hemde hale bakın.Yasaktır prezervatif dağıtamazsınız karakolluk olursunuz.3 çocuk yapın diyorlar birde..O yüzden mi tüp bebek merkezlerini kurdular hepsi kaçak çalışıyor Türkiyede.%14’ü otistik ya da gerizekalı doğuyor,%46’sı genetik hastalık taşıyarak doğuyor,gelen donorlerin çoğu hapishanelerden geliyor,suça meyilli bir jenerasyon yaratılıyor ,neslimiz imha ediliyor.Köle mi yetişriticez insan mı yetiştiricez biz bu ülkeye ! Beş tane sömürgeci aile,yirmi beş tane çöpçü balık aile var bu ülkede ,otuz aile bu ülkenin kanını emiyor ve buna uyuyor butun ülke.Bir ben konuşuyorum zaten Ğ (yumuşak ge ) tipi ceza evi açılırsa benide alırlar içeriye.
Yavuz : 54 yaşında olmana rağmen muhteşem bir enerjin var.
Barbaros : Önden vermedim bakireyim,isteyenin emrine amadeyim.
Yavuz : nokta.
Yavuz: Klasik sorumdur.Türkiye sanatın neresinde ?
Barbaros : Ben öyle bir şey göremiyorum.Sadece batı toplumlarını değil dünyanın her ülkesine gidiyorum.Medeni toplumlarda sanat zaten bir dışavurum olarak vardır ve yaşar,ama siyonizme ve emperyalizme köle yapılan toplumlarda ki din sanatı hep yasaklamaya çalışmıştır,yaratıcılığı,çeşitliliği,farklılığı,bereketi kesmek için sanat engellenir.Bak devlet tiyatrolarının,devlet opera balesinin kostüm arşivlerini büyükşehir belediyesi heba etti ve katı atık merkezlerinde yaktı .Siz geçmişinizi imha ederseniz ,geçmiş ve asalet satın almak için yaşarsınız.Bunlar iman ve namus fakiri.Zaten kitabın birini önden arkaya okutuyorlar,birine arkadan öne,öbürünü rulo halinde soktular bile.1948’de hemde.Adreside Filistin’de.
Yavuz: (sohbetin bir bölümünde hurma ile tasvir ederim birşeyi ve Barbaros ….)
Barbaros : Hurma diyince aklıma çekirdek gelir,çekirdek deyince maymunla şeftalinin hikayesi..Maymun Bursa’ya gelir ağaca fırlar,bütün şeftalileri arsızca koparıp koparıp yemeye başlar,yer yer yer yer…tıkanır..çekirdekler tıkar.ameliyatla alırlar çekirdekleri falan,iyileşir..seneye tekrar gelir yine fırlar ağaca ,bir bakıyorlar : şeftaliyi yiyor,çekirdeği kıçına sokuyor,yiyor şeftaliyi çekirdeği kıçına sokuyor,niye diyorlar şeftaliyi yiyip çekirdeği kıçına sokuyorsun yaaa çıkmasın sonra di mi diyor…nasılsa çıkıcak girdiğine göre diye düşünüyor.
Bakmayıp görmeyi öğreniceksiniz,duymayıp
anlamayı,koklamayıp nefsetmeyi,yemeyip lezzet almayı ,dokunmayıp hissetmeyi
öğreniceksiniz.Kaburları donanıp yapıp,korkuları çıkarıcaksınız hayatınızdan..